1 Haziran 2014 Pazar

Bazen Ay’ı gündüz görebiliyorum. Bu nasıl oluyor?

Ay’ı bazen gündüz de görebilmemizin iki nedeni var. Birincisi Ay’ın parlak olması, ikincisi de Ay’ın Dünya’nın
çevresinde dolanmasıdır. Ay bize diğer gökcisimlerine göre çok daha yakındır. Bu da onu gökyüzünde Güneş’ten sonraki en parlak cisim yapar. O kadar parlaktır ki bazı günler gündüz de görülebilir. Ay, Dünya’nın çevresini yaklaşık bir ayda dolanır. Bu süre içinde Dünya’nın çevresindeki konumu sürekli değişir ve her gün biraz daha geç doğup geç batar. Bu da onu bazen gündüz, bazen gece, bazen de hem gündüz hem gece görmemize yol açar. Örneğin 15 Nisan 2013’te Ay sabah saat 9.00’da doğup 23.30’da batacak yani onu bu saatler arasında gökyüzünde görebileceğiz.

Büyüteç nasıl büyütür?

Bir büyütecin merceğini incelediğinizde kenarlarının ince, ortasının kalın olduğunu görürsünüz. Dışbükey olarak da adlandırılan bu tür mercekler nesnelerden gelen ışık ışınlarını belirli bir yönde kırar, yani ışınların yönünü değiştirir. Yönü değişen ışınlar bir nesneyi daha büyükmüş gibi algılamamızı sağlar. Algıladığımız görüntünün büyüklüğü büyütecin nesnelere ne kadar yakın olduğuna göre değişir.

Bilgisayarlar Rüyalarımızı “Okuyabilecek mi?”

Neden rüya gördüğümüz biliminsanlarının çok merak ettiği bir konu. Ancak bu konuda henüz çok fazla şey bilinmiyor. Rüyalar üzerinde çalışan bir grup Japon araştırmacı, uykudaki deneklerin beyin etkinliklerini kaydetmiş. Bu kayıtları yaparken de denekleri ara sıra uyandırarak onlara rüyalarını anlattırmışlar. Ardından deneklerin rüyalarını konularına göre gruplandırmışlar. Bilgisayar, araba, kitap, çocuk gibi. Daha sonra deneklere rüyalarında gördüklerini söyledikleri şeylerin fotoğrafları gösterilmiş. Bu sırada da yine beyin etkinlikleri görüntülenmiş. Sonra da tüm bu verileri, geliştirdikleri bir bilgisayar programı yardımıyla karşılaştırmışlar. Sonuçta deneklerin, bir şeyi rüyalarında gördüklerinde ve o şeyin fotoğrafına baktıklarında beyin etkinliklerinin benzer olduğu saptanmış.

Elimizin içinde ve ayağımızın altında neden kıl yoktur?

Derimiz tabakalardan oluşur. En üstte epidermis adı verilen tab aka yer alır. Epidermisin de kendi içinde tabakaları vardır. Epidermiste en a lttaki tabakalardan yeni hücreler gelişir; yüzeyden de ölü hücreler dökülür. Epider misin altında da dermis adı verilen bir tabaka bulunur. Bu tabakada ter bezleri, yağ bezleri, kıl kökleri, damarlar ve başka bazı yapılar da vardır. Dermis tabak asının altında yağ dokusu ve kan damarlarınca zengin hipodermis bulunur. Kıl k ökleri dermiste ve hipodermiste yer alır. Kıl köklerinin alt kısmında papilla a dı verilen bir yapı vardır. Bu yapı kan damarlarıyla bağlantılıdır. Papillada bulun an damarlar kıl köklerine besin sağlar. Ancak epidermis ya da dermis tabakaları kalın olduğunda kıllar gelişemez. Ayak tabanlarımızda ve avuç içlerimizde epide rmis ve dermis tabakaları vücudumuzun diğer yerlerine göre daha kalın olduğund an buralarda da kıllar gelişmez.

Denizlerdeki Plastikler Canlıları Tehdit Ediyor

Yeryüzündeki denizlerde birçok plastik malzeme yüzüyor. Bunlardan bazıları gözle görülemeyecek kadar küçük boyutlarda. Üstelik miktarları da çok fazla. Hollanda’daki Wageningen Üniversitesi’nden araştırmacılar, “plastik çorba” olarak adlandırdıkları bu plastik parçalarının deniz canlıları için çok büyük bir tehlike oluşturduğunu belirtiyorlar. Bu parçaların bir bölümü denize atılan plastik çöplerin bozunması sırasında ortaya çıkıyor. Önemli bir bölümüyse kanalizasyon sularıyla denizlere karışıyor.

Koşunca Neden Terleriz?

Vücudumuzun sıcaklığı normalde belirli değerler arasındadır. Koştuğumuzda kaslarımız daha çok çalışarak daha fazla enerji üretir. Bu da vücut sıcaklığımızın artmasına neden olur. Bu durumda beynimiz tarafından derimizde bulunan ter bezlerine uyarı gönderilir. Ter bezleri de ter olarak bildiğimiz sıvıyı salgılar. Ter, derimizdeki gözeneklerden dışarı çıkar. Sonra da buharlaşır. Buharlaşma için ısı enerjisi gerekir. Bu enerji vücudumuzdan alındığı için de vücudumuz serinler. Böylece vücut sıcaklığımız normale döner.

Balıklar Su İçer mi?

Tuzlu suda yani denizde yaşayan balıklar su içer. Bu balıkların vücudundaki tuz oranı, içinde yaşadıkları tuzlu suyunkinden daha azdır. Böyle durumlarda su, tuzun az olduğu ortamdan tuzun çok olduğu ortama geçer. İşte bu nedenle balıkların vücudundaki su, derileri ve solungaçları yoluyla deniz suyuna geçer. Ancak denizde yaşayan balıkların yaşamlarını devam ettirebilmek için kaybettikleri bu suyu geri almaları gerekir. Bunun için de bol miktarda su içerler. Tatlı suda yaşayan balıklar içinse tam tersi bir durum söz konusudur. Bu balıkların vücudundaki tuz miktarı, tatlı sudaki tuz miktarından daha yüksektir. Bu durumda ortamdaki tatlı su derileri ve solungaçları yoluyla balıkların vücuduna girer. Bu nedenle tatlı suda yaşayan balıklar su içmez.